Montag, 4. Juli 2011

Türkçe Olimpiyatları Protokolü

Şerif Ali Tekalan
Şerif Ali Tekalan
Bu sene 9.su yapılan Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın tertip heyeti üyesi olarak dokuz yıldır Ankara'da ve İstanbul'da olimpiyatları temsilen 8-10 öğrenci ile birlikte değişik kesimleri ziyaret ettik.
Özellikle, son dört yıldır olimpiyatların seçmeleri Ankara Kızılcahamam Asya Termal'de yapıldığı için, Ankara'daki protokolü de ziyaret ettik. Bu çerçevede, Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı, Başbakan, bakanlar, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Yargıtay, Sayıştay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi gibi kuruluşları ziyaret ettik. Bunun yanında TOBB gibi, sivil toplum kuruluşlarını ve siyasî partileri de ziyaret ettik.
Bu sene, 130 ülkeden 1000 öğrenci ve 400'e yakın öğretmen ve idareci gelmişti. Gidilen yerlerde, Türkçe Olimpiyatları'nın ne anlama geldiğini, daha sonra Türkçenin bütün dallarında yani okuma, yazma, şiir, şarkı, türkü, folklor, kendini ifade edebilme ve konuşma gibi bütün sahalarda önce öğrenciler kendi ülkelerinde yarışıyorlar, daha sonra bu ülkelerde seçilen öğrenciler Türkiye'ye geliyor ve Türkiye'de de bu sefer değişik ülkelerden gelen öğrenciler, burada, konularına ilişkin jüriler karşısında tekrar yarışıyorlar ve burada derecelere giren öğrencilerin de ödül töreni yapılmış oluyor.
Bu ödül töreninden sonra, kapanış programına kadar da bu sene yirmi beş şehre gidildi ve daha önceki senelerden edinilen tecrübe ile küçük salonlar almadığı için stadyumlarda yapıldı.
İşte bütün bu bilgiler, ziyaret edilen protokole anlatılıyor. Onların soruları oluyor, öğrencilere sorular soruyorlar. Onlar da nerelerden ve hangi ülkelerden geldiklerini, ne yaptıklarını, Türkiye'yi nasıl bulduklarını, Türkiye'de farklı neler gördüklerini öğrenciler, ziyaret edilen yerlere anlatmış oluyorlar. Böylece, ziyaret edilen makamlar bu gelen öğrencilerin gayet güzel Türkçe konuştuklarını, Türk kültürünü sevdiklerini de öğrenmiş oluyorlar. Bu yönüyle, ziyaret edilen yerler farklı bir şekilde seviniyorlar. Ziyarete gelen öğrenciler, idareciler ve öğretmenleri de kendilerinin bu şekilde kabul edildiğini ve desteklendiklerini görünce moral buluyorlar ve ülkelerine döndüklerinde öğrenciler ve öğretmenler, bu güzellikleri herkese anlatıyorlar ve ziyaretler, gelecekte de tekrar bu ekiplerin daha güzel çalışmalarına vesile olmuş oluyor.
Tabii, bu çerçevede, siyasî partiler de ziyaret edildi. Ziyaret edilmeden önce, bütün makamlardan randevu isteniyor ve onların uygun bulunduğu zamanlarda gidiliyor. Bu sene, siyasî partilerin hepsinden randevu istendi, fakat maalesef Milliyetçi Hareket Partisi'nden hiçbir dönüş olmadı. Müspet veya menfi herhangi bir şey demediler. Gerek ödül törenine, gerekse kapanış programına davet edilmelerine rağmen, kendileri gelemediler.

TÜRK OKULLARI 'TÜRKÇE'Yİ SEVDİRİYOR

Cumhuriyet Halk Partisi'nden öğrencileri kabul için önce randevu geldi, daha sonra da meşgulüz şeklinde bir cevap geldi. Sonra tekrar arayacağız dediler, onlar da arayamadılar. Onlar da, ödül törenine ve kapanış programına gelemediler. Diğer siyasî partilerin hemen hepsinin liderleri kabul etti. Çok güzel şeyler söylediler, öğrencilerimiz de kendi hünerlerini onlara göstermiş oldular.
Bu gibi ziyaretlerde, bir yandan ülkemizin insanları tarafından yurtdışında açılan Türk okulları dolayısıyla yabancılara Türkçeyi, Türkiye'yi, Türk kültürünü sevdirmesi anlatılmış ve gösterilmiş oluyor. Diğer yandan, bu gençlerin yetiştikten sonra ileride Türkiye ile kuracakları köprüler şimdiden görülmüş oluyor.
Artık bu köprülerden geçilmeye başlanmış oldu. Sadece işadamlarımız değil, hangi sahadan insanlarımız dünyanın neresine giderse gitsin, bir taraftan bu okullarımızı ziyaret ediyorlar, bir taraftan da gerek öğretmenler, gerekse Türkçeyi öğrenmiş olan öğrenciler, Türkiye'den gitmiş insanlarımızın kılavuzları oluyorlar. Bu da bu işin ayrı bir kazancı oluyor.
Protokol ziyaretlerine gidildiğinde bu öğrencilerin sadece şarkı-türküyü öğrenmeleri değil ama Türkçenin bütün yönlerini öğrendikleri, Türkiye'yi bildikleri, Türkiye'ye daha önceden de ziyarete geldiklerini söylemiş olmaları, hakikaten sevindirici bulunuyor. Nitekim, bu öğrenciler, belli yaşın üstünde oldukları için, öğrenmiş oldukları Türkçeyi unutmuyorlar ve daha sonra da bu dili konuşmuş oluyorlar. Bir bakıma, bizim yurtdışındaki kültür elçilerimiz oluyorlar.
Çoğu zaman denildiği gibi, bir ülkenin iki bayrağı vardır; birisi herkesin bildiği bayrağı, gönderde dalgalanan bayrak, ikincisi ise o ülkenin dilinin, kültürünün konuşulduğu bir bayrak ki, buna da ses bayrağı deniliyor. İşte, dünyanın 130 ülkesinden gelen bu öğrenciler bir bakıma, bu ses bayrağını buralarda taşıyorlar.
Bu şekilde, yurtdışında açılmış olan Türk okulları ve Türkçenin öğretilmesi, sadece bir dilin öğretilmesi ile kalmıyor. Kültür öğreniliyor, karşılıklı geliş-gidişler olduğu için o ülkeler seviliyor ve karşılıklı ilişkiler de sadece işadamlarının gelip gitmesi şeklinde değil ama, bunun yanında, kültür, siyaset, daha sonra da eğitim sahalarında bu geliş-gidişler oluyor.
Nitekim, bu okulları ziyaret için bu ülkelere gidildiğinde de o ülkenin bütün kesimleri ziyaret ediliyor. Daha sonra, o insanlar yine bu açılmış olan köprülerden Türkiye'ye geliyorlar ve karşılıklı bu görüşmeler devam edip gidiyor. Türkiye'nin de bundan çok ciddi kazançları oluyor. Bir yandan, Türkiye tanınıyor, diğer yandan Türkiye ekonomisi canlanıyor. Bu köprülerden geliş-gidişlerle geçen sene TUSKON'dan söylendiğine göre, Türkiye'nin ihracatının 8,5 milyarı geçtiği belirtilmişti ki, bu öyle tahmin ediyorum, her geçen sene artarak devam edecek.
Sağlık turizmi ile ilgili, 2015'te yapılacak olan fuarın (Expo 2015) Türkiye ile Milano'nun aday olarak katıldığı yarışmada, Türkiye çok az bir farkla bunu kaybetmişti. O çalışmalar esnasında, bu seçimlerin yapılacağı Paris'te, bir ay önce, bu komitenin başkanı, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, 'Acaba dünyanın her yerinde açılan Türk okulları bize bu konularda yardımcı olabilir mi? Buralardaki ülkelerdeki temsilcilere söyleyebilirler mi?' diye söylediğinde, çok az süre kalmış olmasına rağmen, bu arkadaşlarımıza ulaşılmıştı ve bu kadar yüksek oy almanın altında da, buralardaki bu Türk okullarının gayretlerinin olduğunu Ekrem Demirtaş belirtmişti. Daha sonra, bunu daha öncelerden başlatabilirsek, herhalde, bu tip yarışmalarda, milletlerarası oylamalarda, bizim lehimize olabileceğini kendileri de belirtmişti. Bu da bize şunu gösteriyor; gelecekte artık sadece bu tip puanların alınması değil ama, uluslararası arenada, her zaman Türkiye'yi destekleyebilecek insanların olabileceği ve bunları isteyerek yapabilecekleri, severek yapabilecekleri anlaşılmış oluyor.

GELECEĞİN DÜNYASI 'BARIŞ DİLİ' İLE İNŞA EDİLİYOR

Dolayısıyla, Türkçe Olimpiyatları, Türk insanına, bir yandan Türk insanının da dünya çapında yapabileceği işleri göstermesi, Türk insanının kendine güvenmesi, daha sonra bu kültürün dünyanın her yerine yayılmasını ispatlamış oluyor. Buralara gidilirken de, bir bakıma neyimiz varsa, bunları paylaşmaya geldik düşüncesi içinde gidilmesi çok çok önemli ve bundan dolayı da bu faaliyetler kabul görüyor. Aradan geçen aşağı yukarı otuz yıla yakın süre içinde de, şimdiye kadar insanın başını önüne eğdirecek davranışların, tutumların olmaması ve her geçen gün bu itibarın yani, Türkiye itibarının giderek artması da, bu ciddi, samimi çalışmalardan dolayı devam etmektedir.
Dolayısıyla, Türkçe Olimpiyatları sadece bir şarkı, türkü, şiir okuma durumu değil. Bir bakıma dünyanın her yerine gidilme, her yerine atılan bu tohumların, artık yavaş yavaş neticelerinin verilmeye başlandığı, meyvelerinin alınmaya başlandığı bir olimpiyat, bir şölen olarak değerlendirilmelidir. Bu çalışmalar, başkalarının yaptığı ve tarihte farklı şekillerde gördüğümüz gibi, insanların birilerini sömürmesi şeklinde değil ama, daima insanca diyalog kurma ve karşılıklı görüşmelerle, karşılıklı paylaşımın öğrenilebilmesi şeklindeki çalışmaların ürünlerinin bir göstergesidir. Nitekim, bunlar da olmaya başlamıştır. Buralara giden öğretmen arkadaşlarımızın, oralarda yaşadığı hadiseler, kendilerinin göstermiş olduğu fedakârlıkların neticesinde karşılaştıkları her bir hadise filmlere konu olacak özelliktedir. İlk gidildiğinde oralılar tarafından farklı anlamalar, bu samimiyeti gördükten sonra her yönüyle kapılarını, kucaklarını açmaları bunların bir göstergesidir.
Gelecekte, geleceğin dünyasının barış içinde yaşanabilmesi ve bu güzelliklerin görülmesi de bu tip faaliyetlerin devam ettirilmesi, geliştirilmesine bağlıdır. İnsanların birbirlerinden herhangi bir beklenti olmadan, karşılıksız, insanî duygular içinde bunları yapması da hakikaten güzel insanî örneklerden sayılabilir ve sayılmalıdır. Türkçe Olimpiyatları bu sebeple, belki bu değişik yönleriyle ele alınarak, bu yapılan faaliyetlerin ne anlama geldiği, sosyologlar, psikologlar, antropologlar ve ilgili bilim dallarının uzmanları tarafından masaya yatırıldığında, çok farklı güzellikler ortaya çıkacağı ve gelecek nesillere gösterilip anlatılabilecek örnek davranışlar olarak değerlendirilmelidir. Bunun dışında, hiçbir zaman, bunlar herhangi bir ülkenin siyasetine, herhangi bir ülkenin kültürüne, herhangi bir ülkenin sömürülmesine yönelik faaliyetler olmadığından dolayı, kimsenin itiraz etmeyeceği faaliyetler olarak görülmektedir. Bunlar, şu anda 9 yıldır devam eden bu olimpiyatlar dolayısıyla, daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır.

TÜRKİYE'NİN İTiBARI ARTIYOR

İşte, bu protokol ziyaretleri veya diğer tabiri ile Türkçe Olimpiyatları'nın protokolü şeklinde değerlendirebileceğimiz bu ziyaretler, bu şekilde de ziyaret edilen yerlere anlatılınca, bir taraftan Türk insanı, belli makamlarda bulunan insanlar bunları görünce moral buluyorlar. Diğer taraftan da, buralardan gelen öğretmenler, öğrenciler, kendilerine değer verildiğini, kendilerinin bu çalışmalarının hakikaten değerlendirildiğini görünce, onlar moral buluyorlar.
Oralarda çalışmaya gidecek gençler, moralli bir şekilde gidiyorlar. İşte bütün bir sene boyunca yapılan bu çalışmaların, Türkiye'ye gelince, bu şekilde değer bulması, bu şekilde karşılık bulması, stadyumların doldurulması, gidecek bu insanları yeniden morallendiriyor ve dolayısıyla bir fasid dairenin tam tersi, verimli bir daire oluşuyor ve gittikçe gelişerek devam ediyor. Gönül, bunun daha da geliştirilerek devam ettirilmesini, gidilmeyen her tarafa gidilmesini arzu ediyor.
Bu sene Romanya'dan olimpiyatlara katılan genç, özel beceri dalında Mars'tan gelen bir öğrenciyi canlandırmıştı. Bir robot gibi konuşarak, kendisinin olimpiyatlara Mars'tan katıldığını, Türkiye'deki işadamı ve öğretmenlerin yeryüzünde okul açılmadık ülke kalmayınca Mars'a geldiklerini ve okul açtıklarını, kendisinin de bu okulun öğrencisi olduğunu söyledi. Kendisine Dünyalıların Mars'ta hayat olup olmadığını sorduklarını, kendisinin de Mars'ta Türk okulu açıldıktan sonra hayatın başladığını söyledi. Öğretmenlerinin Mars'a gelirken her şeylerini satıp geldiklerini ve dünya malı dünyada kalır dediklerini anlattı. Dinleyen herkesi hem güldüren hem de düşündüren bir özel beceriydi. Demek ki bunları yetiştiren öğretmenlerin hayali bu kadar genişti.
Netice olarak, bir taraftan gerçekten hangi renk, hangi dil, hangi ırk ve hangi milletten olursa olsun, insan olma ortak paydasından hareketle, kavgasız ve savaşsız bir dünyanın oluşabilmesi için, insanların her türlü fedakârlıkta bulunması, her şeylerini başkaları ile paylaşabilmeyi öğrenmeleri gelecek adına çok çok önemli. Bu da ancak eğitimle ve genç yaşlarda olabilir. Bunlar şimdiye kadar çok söylendi. Değişik bilim dallarında, özellikle sosyal bilimlerde, felsefeciler, sosyologlar çok söyledi ama, bunların pratikleri maalesef son zamanlarda görülmediğinden dolayı, sadece bu söylemler yazılarda kaldı.
Türkçe Olimpiyatları dolayısıyla, dünyanın her yerinde açılan eğitim kurumlarındaki öğrencilerin birbirleri ile bir araya gelebilmeleri, birbirleri ile Türkçe konuşabilmeleri, bu köprülerin kurulması, adını bile bilmediğimiz ülkelerden insanların gelmesi, bizim o ülkelere gitmemiz, daha sonra da bu köprülerden hemen her kesimden insanların, bu ülkelerle irtibatlarını geliştirmesi yönleriyle bakıldığı zaman, Türkçe Olimpiyatları bunların çok farklı bir şekilde tezahürü şeklinde değerlendirilmelidir. Yukarıda teoriği söylenen konuların artık pratiğe geçmesinin tezahürleridir.
Bu çerçevede, Türkiye'nin hemen her yerinde yapılan etkinlikler yanında, aynı zamanda, toplumumuzun değişik kesimlerinin ziyaretleri de, bu açıdan bilgilendirici olmuştur. O insanlar, moral bulmuştur, gelen öğrenciler, öğretmenler ve idareci arkadaşlarımız bunlara çok sevinmişlerdir ve yeniden motive olmuşlardır.
Daha nice onuncu, yirminci, otuzuncu Türkçe Olimpiyatları'nda buluşmak dileğiyle...
Şerif Ali Tekalan, Zaman