Donnerstag, 27. Oktober 2011

Fethullah Hoca ve Kürt sorunu


Ergun Babahan
Ergun Babahan
Herkül.org’da Fethullah Gülen’in son konuşmasını izlediniz mi bilmiyorum ama izlemediyseniz, izlemenizi öneriyorum. Fethullah Gülen sadece bir din adamı değil, çok önemli toplumsal bir figür.
Türkiye’nin inanç meselesinden etnik sorununa kadar çok alanda kafa yoruyor.
Bununla kalmıyor, inançları ve değerleri üzerinden geniş ve etkili kesimleri harekete geçirebiliyor.
Bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu coğrafyasında yüzlerce eğitim kuruluşu onun sayesinde var, binlerce genç onun öğretleri doğrultusunda bir seferberlik yürütüyor.
O nedenle söylediklerinin dikkate alınması, kulak verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
İlk mesajı, ordunun PKK ile mücadelesinin etkisizliği üzerine...
Haklı olarak, Silahlı Kuvvetler’in bugüne kadar sayıları beş bini ancak bulan bir silahlı güçle mücadelesinin yetersiz kalmasıyla ilgili.

Mittwoch, 26. Oktober 2011

PKK, askerden çok Gülen Cemaati'nden korkuyor


Serdar Turgut
Serdar Turgut
PKK silahlı çatışmadan değil kendisinin besleneceği, yaşamını sürdürdüğü sosyal tabanın altından çekilmesinden ürküyor. Askerden korkusu kalmadı, çünkü savaşmaya, ölmeye ve öldürmeye alıştı. Beslenme kanalları kesilmezse de olayların biteceği yok.
Gülen Cemaati, yıllardır devletin çok uğraşmasına rağmen tam başaramadığını bölgede yapmaya başladı. PKK işte bu yüzden askerden çok cemaatten korkmaya başladı.
Gülen Cemaati bölgede "okuma odaları" diye adlandırılan bir uygulama yapıyor. Bu odalara cemaatin eğitim için çalışan büyük ağı içinden seçilen öğretmenler gönderiliyor ve özellikle bölgenin varoşlarından, fakir ailelerden seçilen çocuklara, gençlere eğitim veriyorlar. Kürt gençlere matematik, fizik ve sosyal bilimleri en iyi öğretmenler öğretiyor, kitaplar okunuyor bu odalarda.

Emin Çölaşan ve Fethullah Gülen


Serdar Turgut
Serdar Turgut
Cumhuriyetin kuruluş ideolojisine inanan ve bunun aradan 100 yıl geçse de dünyayı anlayıp yorumlamalarına yeteceğini sanan insanlar, bir süre sonra cumhuriyetçi körlüğe tutuluyorlar.
Emin Çölaşan son olarak Başbakan'ın annesinin vefatı nedeniyle verilen ölüm ilanları ile şehitler için verilen ilanları karşılaştırdı ve "Fethullah Gülen neden şehitler için ilan vermedi" diye sordu.
Hemen ortaya çıktı ki, Gülen şehitler için de ilan vermişti. Benim bahsettiğim cumhuriyetçi körlük bu işte. Onun ilanı görmemesinde bir kötü niyet olduğunu sanmıyorum. Ha kötü niyet olduğu ortaya çıkarsa buna da şaşırmam, bu ayrı mesele. Ama bu durumda bunun olduğunu tahmin etmiyorum.
Burada konum sadece Emin Çölaşan değil, onun vesilesiyle bir tür cumhuriyet ideologlarını tartışmak istiyorum.
"Cumhuriyet aydını" diyecektim ama son anda caydım; çünkü bu insan tipi aydın sıfatına layık değil.
Çünkü aydın dediğin, kendinden farklı insanları anlamak için gayret gösterir; ötekinin gözüyle de bakabilir dünyaya; farklılıkları, davranış biçimlerini, inançları aşağılamaz; tersine bunları anlar ve hayatın normal bir parçası olarak yorumlar.
Ötekilerin doğru yaptığı bir şey varsa gerçek aydın bu doğruları, kendi yanlışlarını hayatından silmek için de kullanır. Barışçı davranır, yaşam biçimi farklılıklarından rahatsızlık duymaz, aksine bu farklılıkları hayatın rengi sayar, farklı insanlarla birlikte mutluluğu aramayı da bilir.
Bu nedenle ben cumhuriyetin kuruluş ideolojisine bağlı olup da gerçek aydın olabilen bir insan tanımadım. Çünkü aydın olabilmek için bu saydığım koşulların hiçbiri onlara katiyen uymuyor; uymadığı gibi onlar bunları mücadele edilecek tehlikeler olarak kabul ediyorlar.

Van'daki sarsıntı ruhlarımızı uyandırdı


Mehmet Kamış
Mehmet Kamış
İstanbul Esenler'de taksicilik yapan Mehmet Raşit, Van'daki deprem görüntülerini izleyince hemen harekete geçiyor ve evdeki giyeceklerden ayırdıklarıyla bir koli oluşturuyor.
Evdeki iki battaniyeden birisini de alıp kolinin içine koyuyor. Daha sonra bunları nasıl göndereceğini düşünürken soluğu Otogar'da alıyor ve Van'a giden ilk otobüse veriyor kolisini oraya götürmesi için...
Türkiye daha birkaç gün önce 24 fidanını yitirdiği bölgede meydana gelen depremin yaralarını sarmak için bütün bir ülke seferber oldu. Elinde avucunda ne varsa oraya gönderecek bir yol aradı. Bu, dünyanın hiçbir coğrafyasında göremeyeceğiniz bir civanmertlik, bir yiğitlikti. Acılarla yoğrulmuş bilge toprakların 'oynanan oyunun farkındayız' demesinden başka bir şey değildi bu... Güneydoğu'da yaşayan Kürtlerle, Kürt urbasına bürünmüş terör şebekesinin birbirinden farklı olduğunu söylüyordu herkes.
Bu deprem aslında bütün faşistlerin çürük binalarını yerle bir etti. Doğu'daki ve Batı'daki ayrılıkçı faşistlerin düşünce temelleri darmadağın oldu. İnsanlar depremin olduğu gün, gece yataklarından kalkıp kayıplara, enkaz altındakilere, canı acıyanlara, üşüyen, korkan herkese kimliklerine bakmadan Allah'ın merhamet etmesi için dua etti.
Bölgeye yapılan yardımlara ileri geri laf edenlerin ise o güne kadar hiçbir yakını orada askerlik yapmamıştı. Onlar, oranın derdini sıkıntısını gerçekte hiç ama hiç bilmeyen, şehit olanlarla belki hiçbir irtibatı bulunmayan kesimlerdi. Bunların her yerde tuzları kuruydu zaten.
Van depremi ve ondan sonrası, bugüne kadar bildiğimiz şeyleri yeniden önümüze koyup bir kere daha düşünmemize sebep olacak şeyler yaşattı bize. Bir kere daha anladık ki, bu iki millet yani Kürtler ve Türkler bütün provokasyonları bir anda tersyüz edecek kadar birbiriyle içli dışlıydı. Şehitlerini toprağa verir vermez depremde zarar görenlerin yardımına koştular.
Fethullah Gülen Hocaefendi'nin yıllardır her Kurban Bayramı'nda yapılmasını tavsiye ettiği şeyi, tıpkı Esenler'de taksicilik yapan Mehmet Raşit'in yaptığı gibi Van depreminde yaptı bu millet. Ellerindekileri, avuçlarındakileri terörle Kürtleri ayrıştırarak oraya gönderdiler.
Bugün iyice anlıyoruz ki, Kürtler başka, kan döken, terör estirenler, Kürtleri ve Türkleri şehit edenler başka zümreden. Terör yapanlar Kürtler ve Türklerin dışında herkesin çıkarını düşünen bir şirketten başka bir şey değildi.
Bu terör şebekesinin üstesinden nedense bir türlü gelinemiyor. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin önceki gün Bamteli'nde söylediği gibi Türkiye'nin bir denge unsuru olmasını istemeyen hasımların piyonu olmaktan öteye gitmiyorlar. Hocaefendi de bu hasımlığın varlığına dikkat çekiyor. Ortadoğu'yu bölmüş, parçalamış, kendi felsefelerine bağlı sistemlerini kurmuş devletlerin büyümemizi hazmetmediğini belirtiyor. Ama asıl üzerinde durduğu; bu terörün üstesinden neden gelinemediği meselesi. "Kendi milletinin başına binmiş ve 25-30 milyon insanı teslim almıştır. Daha sonra da her on senede bir binlerce insanı ezmiş, zindanlara atmış, sürgünlere yollamış. Şimdi, sen orada kuvvetini sonuna kadar kullanmışsın, sokağa hükmetmişsin; fakat, ayıptır bu, ârdır, otuz senedir dağdaki bir avuç şakînin hakkından gelemiyorsun." diyor.
Fethullah Gülen Hocaefendi bu çözümde Kürtçe eğitimin olması gerektiğine dikkat çekiyor ve şu tavsiyelerde bulunuyor: "Meselenin üzerine bağırıp çağırarak, yakıp yıkarak ve öldürerek değil, akıl, firaset ve şefkatle gidilmelidir. "Hakkı, kötek olanlar" istisna edilirse, o toplumun yüzde doksan beşi şefkatle ve re'fetle kucaklanmalı, onlara karşı mülayemetle hareket edilmelidir."
Van depremi bizi sarstı, salladı, ümit ediyoruz ki kendimize getirsin. Artık zaman; şebekenin arkasındakilerle önündekileri birbirine karıştırmadan bu meseleyi çözme zamanıdır.

Mehmet Kamış, Zaman   

Durun, siz kardeşsiniz...


Yıldıray Oğur
Yıldıray Oğur
Vanlı arkadaşım Tansel Parlak'ın söylediği gibi oldu aynen. Deprem, kötü bir yere doğru giden Türkiye'ye "Durun siz kardeşsiniz" dedi. Şerden bir hayır çıktı yine.
1999 depremi Türkiye'de devlet tabusunu, Türk'ün Türk'ten başka dostu yok anlayışını yıkmıştı. Adapazarı'nda, İzmit'te, Kaynaşlı'da, Gölcük'te çorba kâsesi uzatanın Koreli bir misyoner, battaniye dağıtanın İslamcı bir vakıf, çadırları kuranın devrimci bir parti, çocuğunuzu kurtaranın İsrailli ya da Yunan bir kurtarma ekibinden olmasıyla kimse ilgilenmedi. (Ta ki devlet günler sonra olay yerine intikal etmeyi başarana kadar...)
Van depreminin ardından baş gösteren dayanışma da intikam duygularıyla buz tutmaya başlayan kalpleri yumuşattı şimdiden. Türk'ün Türk'ten, Kürt'ün Kürt'ten başka dostlarının da olduğunu hatırlattı yeniden. Dün okuduğum bir yazı fay hatlarından çıkan bu kardeşlik hissiyatından bir eşit yurttaşlık çıkarabileceğimiz konusunda zaman zaman azalan ümitlerimi yeniden yeşertti.
Herkul.org adlı sitede Fethullah Gülen'in ABD'de çekilen sohbetlerinin videoları yayınlanıyor. Son video dün yüklenmiş. Başlığı "Terör ve Izdırap". Yani sohbetin konusu PKK'nın son Hakkâri saldırısı.