Montag, 16. Mai 2011

Fethullah Gülen Üzerinden Siyaset

Muaz Kalaycı
Muaz Kalaycı
Siyasetin çirkin yüzü son günlerde kendisini bütün çıplaklığıyla gösteriyor. Tabi bunun adına siyaset denirse! Devlet Bahçeli'nin siyaset arenasındaki tuhaf çıkışları, bizi madalyonun öteki tarafıyla yüzleştiriyor.


Aslında 2009'un sıfırlarını atıp, toplamlarını yaparak MHP'nin 40. yılını bulan ve bunu iktidar işareti olarak kabul eden bir "matematik dehası"nın söylediklerini köşeme taşımayı kendi adıma bir zûl addediyorum. Nitekim ağzı olanın konuştuğu bir sistemde, birilerinin siyasi liderliğe kadar yükselmesi, köşelerimizin böyle gerekli gereksiz şeylerle meşgul edilmesini zaruri kılıyor.

Bu aziz millet, siyasi entrikaların geçerliliğini koruduğu ülkemizde terör örgütü zanlılarının milletvekili adayı gösterilmesini feraset ile izliyor. Tabutları zarf, mezarları ise sandık olan bir takım siyasi aktörlerin Kemal Sunal'dan bozma siyaset anlayışlarını sözüm ona seslerini yükselterek "derin"leştirmesi, sözde değil özde "milliyetçi" olan kardeşlerimizi sinesinden yaralıyor.

Fuhuş bataklığında dibe kadar saplanmış, siyasetten çok uçkurunu düşünen, milletten çok yatağına zaman ayıran güruhun kontrolünü sağlayamayan bir genel başkanın Baykal'dan arakladığı "okyanus ötesi" tanımlamasından dem vurup, hedef saptırma gayretini hayretler içerisinde izlemiyorum. Hayretler içerisinde değilim çünkü dün olduğu gibi bugün de herkes kendine yakışanı yapıyor. Bahçeli'nin yaptığı gibi…
Her taşın altında "Fethullah Gülen'i arama" çabası sonuçsuz kalsa bile "çamur at, izi kalsın" anlayışı hala hükmünü sürüyor. Bahçeli'nin Fethullah Gülen'e karşı olan tutumundaki kararlılığı ve her geçen gün doz artırımı, onun bu söylemlerinde yalnız olmadığını apaçık ispat ediyor. Ülkü milliyetçilikse eğer, Türk bayrağını 100'den fazla ülkede dalgalandıran bir sistemin hala Bahçeli'den takdir görmüyor olması, sistemin zayıflığından değil, Bahçeli'nin gözlerini görmek istediği başka yerlere çevirmesindendir.

Bahçeli'nin sözlerini fırsat bilen şakşakçı kartel medya, bugün sırtını sıvazladığı "yoldaşını", 13 Haziran'da görmezden gelecek.

Müzmin muhalefet MHP'nin mevcut bazı üst düzeydeki yöneticileri, Alparslan Türkeş'ten aldıkları emanete hıyanet ettiler. Kimisi Gülen'e olan destek ve takdiri; köstek ve köteğe, kimisi de İslam'a olan saygı ve inancı; alay ve zinaya değişti.

MHP, önümüzdeki genel seçimlerin ardından mutlaka bir kan değişimine gidecektir. Çünkü partinin damarlarında dolaşan kan, artık kendisini zehirlemektedir. Ülkücü inanca gönül veren milliyetçi kardeşlerimizin basireti, damarlarda akan bu zehirli kanın bilincindedir.

Hülasa; okyanus ötesini, berisini ben bilmem lakin Bahçeli'nin okyanusun derin sularında boğulacağından yana endişelerim var. O gün Bahçeli'nin yanında ne zinakar yönetici tayfası, ne de şakşakçı kartel medyası olacak. İşte o gün, 13 Haziran günüdür.

Muaz Kalaycı, Haberaktuel.com

fgulen.blog.de