Montag, 18. Juli 2011

Uzakdoğu'nun Geleceğini Türk Okulları Şekillendirecek

Cüneyt Tuaç Ağabey Hakk'a Yürüdü 

Türk okullarını, Türk eğitimcilerini sahiplenenlerden biri de Singapurlu emekli Başrahip Dr. Yap Kim Hao. Ona göre, Türk okulları diğer okullar gibi 'işçi' değil, erdemli 'liderler' yetiştiriyor.

İlerleyen yaşına, ağrıyan dizlerine aldırmadan düşmüştü yola. İki saatlik uçuşun ardından geldiği Kamboçya ona eski günlerini hatırlatmıştı. Genç bir rahipken bu ülkedeki kiliselerde çalışmış, Kamboçyalıların gönlünü kazanmak için yardım kampanyalarında görev almıştı. Yıllar sonra bu fakir ülkeye yine yabancılar tarafından düzenlenen bir program için gelmişti. Uzakdoğu'daki ilk Türk üniversitesinin açılışına şahit olacaktı. Töreni başından sonuna kadar izledi, sahneye çıkan konuşmacıları var gücüyle alkışladı, Singapurlu emekli Başrahip Dr. Yap Kim Hao.

Açılışın ardından dönüş yolunda uğradığımız Singapur'da arayıp buluyoruz Dr. Kim Hao'yu. Yakınları, açılışın ardından 3 gün evine kapandığını, Zaman Üniversitesi'ni ve gönüllüler hareketinin dünyaya kattığı anlamı anlatan bir makale yazdığını söyledi. Sıra dışı hayat hikâyesinin yanında çarpıcı analizleriyle ufkumuzu genişletti. Türk okullarını, öğretmenlerini ve gönüllüler hareketini gelin bir de Dr. Hao'dan dinleyin. Ama önce onu bir tanıyalım.

Yap Kim HaoDr. Yap Kim Hao (83) aslen Çinli. Kendi gibi babası da Malezya'da doğmuş. Eğitimine İngilizce eğitim veren Methodist bir okulda başlar. Ama atalarının dilini, Çinceyi öğrenmeyi ihmal etmez. Üniversite eğitimi için gittiği ABD'de dinî eğitimini de tamamlar. Bir taraftan Baker Üniversitesi'nde biyoloji ve kimya bölümünde okur, diğer yandan rahiplik seminerlerine katılır. 1960'ın başında teoloji mastırı ile doktorasını tamamlar ve ülkesindeki kiliselerde çalışmak üzere geri döner. Çok geçmeden Malezya ve Singapur Methodist kiliselerinin başrahipliğine (bishop) seçilir. Myanmar, Tayland, Malezya, Laos, Kamboçya ve Vietnam'da sosyal yardım faaliyetleri organize eder. Çok kültürlü bir aileden gelen Dr. Hao, son yıllarda güçlenen kültürler arası diyalog çalışmalarına Asya'dan destek veren isimlerin başında gelir. Hao'yu diğer Hıristiyan din adamlarından ayıran başka bir özelliği de eğitime verdiği önem. Çalıştığı kiliselere birer eğitim kurumu kazandırmasıyla öne çıkar. Erken yaşta evlenen Dr. Hao, ikisi kız 4 çocuk sahibi.

Mesut Çevikalp: Son makalelerinizde Türk okulları ve öğretmenlerinden övgüyle bahsediyorsunuz. Sizi etkileyen neydi?

Yap Kim Hao: Geçen yıl İstanbul'a gittim ve bazı okulları gezme imkânım oldu. Kendine özgü bir eğitim sistemini benimsediklerini gördüm. Öğretmenleri, okul idarecileri âdeta insan yetiştirmeye adamış kendilerini. Singapur'a döndüğümde buradaki Türk toplumuyla irtibata geçtim ve Uzakdoğu'daki benzer okulları ziyaret etme imkânı buldum. Buradaki Türk öğretmenleri de çok istekli gördüm. Öğrencileri yetiştirmek, onlara karakter ve vizyonu kazandırmak için çalışıyorlar. Çocuklara bilimsel bilgilerin yanı sıra ahlaki değerler de veriyorlar. Gördüklerim beni çok etkiledi. Farklı inançlara açık olmaları da onların dünyanın her yerinde çalışmalarına, insanlarla bir şeyler paylaşmalarına imkân sağlıyor. Öğretmenler bu eğitim sistemiyle, giderek bencilleşen dünya öğrencilerine kâmil insanın değerlerini veriyor. Bir insanın nasıl olması gerektiğini yaşayarak öğretiyorlar. Çok harika bir iş yapıyorlar. Ben de yazılarımla takdir ediyorum onları.

Mesut Çevikalp: Uzakdoğu'daki Türk okullarının çoğunu gezdiniz. Sizce bu okullar bölgeye ne katıyor?

Yap Kim Hao: Maalesef Güneydoğu Asya'nın farklı yerlerindeki diğer okulların büyük kısmı öğrenciye sadece eğitim vermeye, bir iş, kariyer sağlamaya odaklı. Bazıları öğrencilerin kabiliyetlerini geliştirmede çok iyi olsa da odaklandıkları nokta çok dar. Uzakdoğu'daki mevcut eğitim sistemi kaliteli işçi üretmeye yöneldi, insan yetiştirmeyi unuttu. Örneğin Singapur'da bilim alanında veya teknik konularda iyi eğitim verebilen okullar var. Ama Türk okulları öğrenciye sadece bilgi ve yetenek kazandırmayı hedeflemiyor, onlara bir karakter kazandırmaya da çalışıyor. Ahlaki olarak da geliştiriyor. Bunun bir başka örneği bulunmuyor Uzakdoğu'da. Tanıştığım Türk öğretmenler toplumun geleceği konusunda endişe duyan insanlar. Bulundukları ülkenin refahını isteyen insanlar. Bizler yıllarca işçi yetiştirdik, sizler dünyayı yönetecek kaliteli, ahlaklı insanlar yetiştirmeye çalıştınız. Türk okullarındaki öğretmenlerin çoğu Müslüman. Ama diğer dinlerin değerlerine de saygı duyuyorlar. Ahlaki değerlere önem veren, farklılıkları dışlamayan Türk öğretmenler, ön yargısız, barışsever bir nesil yetiştiriyor. Müslüman ülkelerde de bu okullar var ama sadece Müslüman öğrencilere hizmet vermiyor. Mesela Budizm'e yönelmiş Vietnam'da da öğrencileriniz var. Okulların kapısı herkese açık yani.

Mesut Çevikalp: Asyalıların okulları kısa zamanda sahiplenmesini nasıl yorumluyorsunuz?

Yap Kim Hao: Elbette ilk başta ülke yönetimleri, Türk okullarının ne yapmak istediğinden pek emin değildi. Belli bir mesafeyle yaklaşıyorlardı. Ama şimdi okulların nesil yetiştirmek için buralara geldiğini anladılar. Çok kültürlü bir yapısı olduğunu gördüler ve sahip çıkıyorlar. Kaliteli eğitimlerini takdir ediyorlar. Türk okullarının farklılıkları kabul etmesini, diğer inançlara açık olmasını, ahlaki değerlere önem vermesini takdir ediyorlar.

Mesut Çevikalp: Kamboçya'da Türk okullarını yerinde incelediğinizi biliyorum. 14 yıllık bir geçmişi bulunan Türk okulları Kamboçya'ya ne katıyor?

Yap Kim Hao: Kamboçya çok fakir bir ülke. Açılan Türk okulları gerek teknik donanımı gerekse kaliteli eğitimi ile ülkedeki önemli bir açığı dolduruyor. Anaokulu, ilkokul ve lise gibi bütün seviyelerde eğitim veren Türk okullarının Kamboçya halkı tarafından sahiplenilmesi onların geldiği noktayı gösteriyor. Gelecekte Kamboçya'yı yönetecek liderlerin Türk okullarında yetişeceğini düşünüyorum. Şimdi bir de Türk üniversitesi açıldı. Artık Kamboçya gençliğinin bir bölümü kaliteli üniversite eğitimi için yurt dışına çıkmak zorunda kalmayacak. Türk üniversitesi sadece Kamboçya için değil, civar ülkeler için de oldukça önemli ve anlamlı.

Mesut Çevikalp: Siz de açılıştaydınız. Uluslararası Zaman Üniversitesi'nin bölge için anlamı ne?

Yap Kim Hao: Geçmişte iç savaşlarla boğuşan Kamboçya'da kaliteli eğitim veren üniversitelerin sayısı çok az. Başkent Phnom Penh'de açılan Zaman Üniversitesi en başta bu eksiği giderecek. Özünden ayrı düşmeden, kaliteli, ahlaklı bir neslin oluşmasına zemin oluşturacak. Halka hizmet etme, kaynakları paylaşma düşüncesine sahip olan insanlar yetiştirecek. Söz konusu nesil yönetime geldiğinde de ülke barış içinde, daha hızlı kalkınacak. Bunun yanında iki ülkeyi birbirine yakınlaştıracak. Kamboçya liderliği onlara sağladığınız bu hizmetten dolayı Türkleri takdir edecek. Zaman Üniversitesi; Vietnam, Endonezya, Laos gibi diğer Asya ülkelerine de örnek olacak.

Mesut Çevikalp: Singapur'da henüz bir Türk okulu yok. Açma çalışmaları başlamış...

Yap Kim Hao: Singapur'da Türk okulu olmaması bir talihsizlik. Burada eğitim çok pahalı, okul kurmak, öğretmenlere ortam sağlamak çok maliyetli. Buradaki okullar şirket gibi, ekonomik yaklaşımlarla yönetiliyor. Hindistan, Kanada, Fransa hatta Avustralya'dan gelip okul açanlar var. Onlar önce Singapur'da yaşayan kendi toplumlarına daha sonra diğer toplumlara hizmet veriyor. Türk okullarının zihniyeti çok farklı. Umarım en kısa zamanda burada da bir Türk okulu açarsınız.

Mesut Çevikalp: Türkler bir kültür merkezi kurmuş bu ülkede. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yap Kim Hao: Türk Kültür Merkezi, Singapur'da kültürler arası diyaloğa büyük katkı sağlıyor. Ama bunun ötesinde gerçek İslam'ın anlaşılmasını sağlıyor. Farklı dinlerden gelen insanların bir arada nasıl yaşayabileceklerini gösteriyor. Paylaşım ruhunu yaşatıyor. İslam'ın gerçek değerlerini Singapurlulara yansıtıyor.

Mesut Çevikalp: Uzakdoğu'ya 10 yıl önce gelen öğretmenler bugün Türk diplomat ve iş adamlarını da bölgeye taşıyor. Türk devletinin bölge ülkeleriyle siyasi ve ekonomik ilişkiler geliştirmesine destek veriyor. Bu çabalar Türkiye'nin bölgedeki imajını geliştiriyor mu?

Yap Kim Hao: Türkiye özellikle son yıllarda müthiş bir ekonomik ilerleme kazandı. Artık eskisi gibi göçmen işçi veren, yabancı mal ithal eden bir ülke değil Türkiye. Diğer ülkelere yardım etmeye başladı. Ticaret yaptığı ülkelerdeki durumu iyileştirmek için daha fazla sorumluluk alıyor. Türk iş adamlarının tek önceliği de kâr etmek değil. Sadece para kazanmak için gelmiyorlar buralara. Bu paylaşma güdüsü, ekonomik yönden güçlü ülkenin yararına olmaktan ziyade her iki ülkenin yararına tabii ki. Bunun yanında Türk iş adamlarının gittikleri ülkelerdeki eğitim faaliyetlerini desteklemeleri de çok önemli. Okullara desteği sadece inancı için değil, o ülkenin daha iyi bir konuma yükselmesi için veriyorlar. Farklı inançta olsalar bile... İşte bu ruhun bir benzeri yok dünya üzerinde.

Mesut Çevikalp: Türk öğretmenlerin, müteşebbislerin uzak diyarlara gitmelerini isteyen, Fethullah Gülen Hocaefendi'ydi. Din adamı olarak onu ve öğretilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yap Kim Hao: Onu olabildiği kadar çok okumaya çalışıyorum. Gülen'in öğretilerinin dünyanın her yerinde kabul görüşü beni çok etkiliyor. Onun öğretileri, takipçilerine büyük ışık tutuyor. Bu ruhla onu seven eğitimciler yurtdışında okullar açıyor, iş adamları dünyanın her yerinde ticari faaliyetlere giriyor. Bunu da sadece kendi refahları için değil, tüm dünyanın ortak refahı için yapıyorlar. Fethullah Gülen'in öğretileri güçlü bir kolonileşmeyi ya da zayıf ve fakir ülkeleri sömürmeyi değil, sahip olduklarını diğerleriyle paylaşmayı öğütlüyor.
Başka ülkelerden kaynak beklentileri de yok. Aynı değerleri diğer insanlara verebilmek için eğitime odaklanıyorlar. Dolayısıyla bu hareket küresel; tüm insanların kalkınmasına odaklı. Bu yüzden Gülen ve takipçileri, insanlığın geleceği için dünyadaki herkesten daha fazla çaba gösteriyorlar.

Mesut Çevikalp: Türkiye'nin Uzakdoğu'ya açılması iki tarafı nasıl etkiliyor?

Yap Kim Hao: Türkiye'nin Asyalı insanlarla iletişim kurmasını çok önemsiyorum. Son yıllarda Asya'ya önem vermeye başladı. Tarihî ve coğrafi açıdan baktığımızda Türkiye hem Asyalı hem de Avrupalı aslında.

Mesut Çevikalp: Singapur'dan Türkiye'nin Ortadoğu'da üstlendiği rol nasıl okunuyor?

Yap Kim Hao: Türkiye, Ortadoğu'daki ülkeler için önemli bir pozisyon aldı. Bölgedeki barış atmosferini sağlayan sorumlu bir devlet oldu. Hatta bütün zorluklara rağmen bölge ülkelerindeki eski yönetimlerin değişmesi için çaba harcıyor. Demokrasi ile İslam'ı aynı ortamda, özgür seçimlerle yaşatan Türkiye, bölge için önemli bir model aslında. Sahip olduğu teknoloji ve demokrasi birikimiyle de İslam âleminin kalkınmasına ön ayak oluyor. Hıristiyan dünyası dâhil, diğer dinlerin İslam'a bakış açısını sorgulamasına, özeleştiri yapmalarına yol açıyor. Mesela bize gerçek Hıristiyanlığı, iyi bir Hıristiyan olmanın ne demek olduğunu irdeletiyor. Hıristiyan dünyası da Türkiye'deki gibi güçlü dinî kurumlar kurabilir. Bu yeni kurumlar dünya barışı ve refahını artıracaktır. Türkiye'nin dünyada eşsiz bir rolü var. Sadece İslam'a değil, diğer tüm dinlere sağladığı bir katkı bu. Dolayısıyla Türkiye'nin varlığı çok mühim.