Montag, 2. Mai 2011

Yeni Bir Paradigma: Hizmet Hareketi

Ahmet Kurucan
Ahmet Kurucan
The Vision and Impact of Fethullah Gülen: A New Paradigm Social Activism (Fethullah Gülen'in Vizyonu ve Etkisi: Sosyal Aktivizm Alanında Yeni Bir Paradigma) Maimul Ahsan Khan'ın Gülen hareketiyle ilgili yeni kitabının adı. Yazar Gülen ve hizmet hareketini yedi farklı açıdan masaya yatırmış. Mevcut bilgi birikiminden, konu eksenli teorik okumalarından, sahada görüştüğü insanların düşüncelerinden ve gözlemlediği eylemlerinden hareketle bir analiz yapmış. Kitap işte bu bütüncül bakışla ortaya konulan analizlerin toplamının yazıya dökülmesinden ibaret bir eser.

Sahasında ilk değil, son da olmayacak. Olmayacak zira Hocaefendi'nin kitaba isim olan "vizyonu ve etkisi" gün geçtikçe sınır tanımaz bir halde genişliyor. Doğu Ergil'in yaklaşımıyla, "Cumhuriyet Türkiye'sinin yurtdışına ihraç ettiği'' yerel bir gerçek olan bu hareket, küreselleşmenin yaşayan bir örneği olarak her gün mesafe kat ediyor. Bizzat Hocaefendi'nin ifadeleriyle "ortaya konan projelerin makuliyetinde birleşen" insanlar Hadi Uluengin'in tabiriyle bir "cemaati değil bir camia"yı oluşturuyor. Proje eksenli beraberliklerin hâkim olduğu bu yapıda din, dil, cins, ırk gibi ayrımlar yapılmıyor. İslami değerlere saygılı olmakla ve bu değerleri bir motivasyon unsuru olarak kullanmakla birlikte başka din mensuplarına da kapılarını ardına kadar açıyor. Evrensel değerlere "amenna" demekle birlikte yerel değerlerin korunmasına da "evet" diyor. Anadolu insanının tarih boyunca oluşturduğu örf-âdet, gelenek ve göreneklerle hemhal olmasına rağmen, başka kültürleri de olduğu gibi kabullenmekte bir mahzur görmüyor. Geleneksel yaklaştırılan parçalayan bu yeni vizyon ezberleri bozuyor, taraftar topluyor, en genel manada sınır tanımıyor ve sürekli gelişiyor.

Önyargılarının Esiri Olanlar...

Fakat hareketin kat ettiği bu mesafeden mutlu olmayanlar da var. Önyargılarının esiri olup farkı fark etmeyen kişiler ve gruplar bunlar. Ezberlerinin bozulmasını istemeyenler. Asırlık menfaatlerine zarar geleceğinden endişe ediyor, düzenlerinin bozulmasını kabullenemiyorlar. "Efendilerin değişmesi" olarak görüyorlar gelinen noktayı. Bazı çevrelerin bu tutumu insana şunu dedirtiyor: "Demek ki bunlar yıllardır dillerine pelesenk ettikleri demokrasi, insan haklan, hukukun üstünlüğü gibi tabii haklan sadece kendileri söz konusu olduğunda istiyorlarmış!" Kendi gruplarından, kendi ideolojilerinden ve kendi sınıflarından başkası istifade edecekse, "Düşünce özgürlüğü de neymiş!" diyorlar. Halbuki bu tabii ve evrensel değerler sadece kendileri için değil herkes için savunuldukça bir mana ifade eder. Söz buraya gelmişken bir ölçü verelim isterseniz: İnsan haklarını başkaları için de savunmak insan haklarını ne kadar önemsediğinizin göstergesidir.

İrtica Yerine "Cemaat"

İşte zikredilen gelişmelerden mutlu olmayan bu kesimler düşmanca tavırlarını yurtiçinde ve dışında Hocaefendi'ye ve harekete karşı göstermekte, adeta psikolojik savaş taktikleri uygulayarak basın-yayın, konferanslar gibi yollarla sistematik saldırılarda bulunmaktadırlar. "İrticanın yerini cemaat aldı" tespiti bu manzarayı özetlemek adına yapılan bir tespittir. Çünkü hemen her olumsuz şey, "cemaat" denilerek harekete mal edilmektedir.

Devam eden bu faaliyetler o kadar yoğun ve hummalıdır ki, bu kara propaganda yüzünden kimileri bütünüyle onlara hak vermekte, kimilerinin bakışı bulanmakta, kimileri "acaba" diyerek endişelerini dile getirmekte, kimileri de "hayır, yanılıyorsunuz" diyerek daha sağlam bir duruş sergilemektedir. Yurtdışında bu kara propagandalara destek verenler, özünde İslam düşmanlığına sahip olan ve hareketin başta Batı olmak üzere bütün dünya sathında ortaya koyduğu paradigma değişikliğini kabullenemeyenlerdir. İhtimal onların da projelerini bina ettiği eksen bu vesileyle yerinden oynamaktadır. Mesela projelerini Usame bin Ladin örneğini bayraklaştırarak "terörist Müslüman" ekseni üzerine kuranlar, Hocaefendi'nin ortaya koyduğu İslam ve Müslüman yorumları karşısında alabora olmaktadırlar. Cihad'ı başkalarını Müslüman yapma, aksi takdirde hayat hakla tanımayıp öldürme diye yorumlayan kitleler yine Hocaefendi'nin cihad yorumu ve bu yorumun başarılı olması karşısında tutunacak dal bulamamaktadır. Oryantalist söylemlerle şekillenen İslam algılarının altı kazınmaktadır böylece. ABD'de ve Avrupa'da yaşayan Müslümanlardan veya üçüncü sınıf ülkeler olarak kabul edilen bazı İslam ülkelerindeki yaşayan İslam'dan hareketle oluşan İslam algılan tek tek yıkılmaktadır. Sözü uzatmaya gerek yok, bütün bunlar hayata ve olaylara objektif ve kuşbakışı bakabilen herkesin gördüğü manzaradır.

Acık ve Net Cevaplar

Ahsan Khan'ın kitabı Hocaefendi'yi vizyonu ve etkisi, hareketi de faaliyet alanları itibarı ile bütüncül bir gözle değerlendirmeye tabii tutmuş ve yukarıda bahsettiğimiz düşmanca tavır sahiplerinin argümanlarına da "bunlar şöyle diyor, cevabı budur" demeden açık ve net cevaplar vermiş.

Blue Dome Yayınlan arasında çıkan kitap kendi içinde yedi ayrı bölüme ayrılmış: Gülen-Mevlânâ mukayesesi, teori ve pratikte Gülen'in perspektifinden tasavvuf, Türkiye'de ve dünyada eğitim aydınlaması ve metodu, Gülen'in Kur'an ve ideal toplum anlayışı, hizmet kavramı ve stratejiden aksiyona halk hareketi, modern demokrasi özelinde Gülen'in düşünceleri, Gülen'in cihad, tolerans ve terörizm çerçevesindeki düşünceleri...
Kitabın başında yer alan ve oldukça uzun sayılabilecek takdim bölümü eserin özeti mahiyetinde. Gülen ve hareketle alakalı gerek Hocaefendi'nin kendi kitaplarına, gerek akademik konferanslara konu olmuş makalelere, gerekse yurtiçi ve dışı basın-yayında yer alan haberlere vakıf kişiler, kitabın takdimini okuduklarında muhteva adına yeterli bir kanaate ulaşabilirler. Kısa bir cümleyle ifade edecek olursam, yazar, hareketi Hocaefendi'nin konuşmalarını ve yazılarını merkeze alarak temellendirme gayesi güdüyor.
Bu açıdan bakınca, Türkçe bilmemesi sebebiyle hadiseyi ulaşabildiği İngilizce kaynaklardan değerlendiren bir akademisyen olarak Ahsan Khan'ın başarılı olduğunu söyleyebilirim. Kitap Türkçeye çevrilecek mi bilmiyorum ama çevrildiğinde bazı şeylerin Türk okuyucusu için tekrar olacağı muhakkaktır. Bununla beraber Hocaefendi ve hareketi İngilizceden öğrenen ve takip edenler için ayrı bir zenginlik olduğuna şüphe yok.

Ahmet Kurucan, Zaman Kitapligi


gulenbewegung.blogspot.com