Mittwoch, 21. Dezember 2011

Amerikalılar Fethullah Gülen'i de elimizden almış

Yusuf İnan
Yusuf İnan
Geçtiğimiz hafta İzmir Kültürler Arası Diyalog Merkezi - İZDİM'den bir davetiye geldi. İzdim, 2011 İzmir Türkçe Olimpiyatları'nı başarılı bir şekilde organize eden İzmir'in en önemli sivil toplum kuruluşu.
 İşte o İZDİM, bu sefer de Prof. Dr. Scott Alexander adında Amerikalı bir Profesörü "Gönüllüler Hareketi" adlı panelde konuşması için İzmir'e davet etmiş. Davetiye bana gelince: "Amerikalı'dan başka getirecek adam bulamamışlar mı" diye içimden geçirdim.
Davetiyenin üzerinde "Gönüllüler Hareketi" yazıyordu. "Amerikalı Profesör biz Türklere Gönüllüler Hareketi'ni mi anlatacak" diye küçümsedim. Gidip gitmeme konusunda da kararsızdım. Ofisteki dolabıma baktım, bir takım elbise hazır duruyor, gömlekler de ütülü, hal böyle olunca gitmekten başka çare yok dedim ve yola çıktım.
Balçova'daki Kaya Prestige Otel'e geldim. Aracı park edecek yer yok, tüm otoparklar dolu. Otelin önü insan kaynıyor. Lobisi de aynı şekilde kalabalık, salona girdim salon da tıklım tıklım dolmuştu. Şaşırmadım desem yalan olur. Bu şaşkınlık içinde gazetecilere ayrılan bölüme geldim ve oturdum.

Kimler vardı diye merak edenler olur. İnanın panele katılanları alt alta sıralamak, beş yazıdan daha uzun olur. Ben kısa ve öz bilgi vereyim.
İzmir'deki bürokratların önemli bölümü salondaydı. Yine İzmir'in önde gelen STK başkan ve üyeleri ilk sıraları doldurmuştu. İzmirli iş adamları azımsanmayacak şekilde panele katılmıştı. Gazeteci ve yazarların, çok azı istisna, onlar da salondaydı.
Küçük bir vtr'den sonra Prof. Dr. Scott Alexander'la birlikte panele konuşmacı olarak katılan Faruk Mercan, yerlerini aldı. Faruk Mercan gazeteci ve yazar. Ayrıca Fethullah Gülen'in Pensilvanya'da kaldığı evde kalarak Sayın Gülen'in "50 yıllık hayatını" kaleme alan nadir gazetecilerden biri.
Faruk Mercan'dan sonra Prof. Dr. Scott Alexander söze "Bismillah" ile başladı. Salondakileri Arapça "Esselamü Aleyküm" ile selamladı. Salonda büyük şaşkınlık yaşandı. Allah'ın Amerikalısı neler de öğrenmişti. Üstelik Katolik bir Hıristiyan olan Prof. Dr. Scott Alexander Katolik okulunda ders veriyor. Müslümanlarla Hristiyanlar arasındaki ilişkileri inceleyen bir akademisyen olarak tanınıyor.
Prof. Dr. Scott Alexander Türkiye'ye 7 kez, İzmir'e 3 kez gelmiş. Türkiye'yi ve Türkleri çok sevdiğini söyledi. Salondakilerden büyük alkış aldı.
Davetiye geldiğinde burun kıvırdığım Prof. Dr. Scott Alexander'ın konuşmaya ilginç girişi beni hayli meraklandırdı.
Scott Alexander, -Hizmetle- Gönüllüler Hareketi'yle nasıl tanıştım onu anlatayım, diye söze başladı.
Birgün ders verdiği Katolik okulundaki odasında çalışırken kendisini bir Türk ziyarete gelir. Daha sonra o Türk, Scott'un Kemal Abisi olur...!
Kemal Abisi ona der ki: "Biz Niagara Foundation (Niagara Vakfı) adıyla bir vakıf kurduk, Fethullah Gülen'in öğretileri doğrultusunda "Kültürlerarası Diyaloğun" yaygınlaşması için çalışıyoruz. Bu amaçla 'Uluslararası Diyalog Merkezi'nin faaliyetlerini duyurmak için bir davet, yemek vermek istiyoruz, sizi de bu yemeğe konuşmacı olarak davet ediyoruz, katılır mısınız?" diye sorar.
Scott Alexander:
"Çok şaşırdım, Fethullah Gülen ismini daha önce duymuştum, önemli biri olduğunu biliyordum hemen kabul ettim" diyor.
Kemal Abisi "başka kimi davet edelim" dediği için "listedeki diğer isimler kimler, onları gösterirseniz bende listeye göre öneride bulunabilirim" diyor.
Kemal Abi listeyi çıkarıyor...
Listenin en başında sadece bir isim var; Scott Alexander, başka da kimse yok.
Kemal Abi listeyi birlikte oluşturmayı teklif ediyor. Böylece Scott ile Kemal Abi kağıt üzerinde çalışmaya başlıyor.
Scott diyor ki: "Listeyi birlikte oluşturmaya başladığımızda ben de "Gönüllüler Hareketi'nin -Hizmet'in- " bir parçası olmuştum!
Scott anlatmaya devam ediyor.
"O gün listeyi birlikte hazırladık. Hazırladığımız listeden büyük çoğunluk davete katıldı. Davetten önce tanınmayan 'Uluslararası Kültür ve Diyalog Merkezi'ni bu davet nedeniyle herkes tanımıştı."
Prof. Dr. Scott Alexander bu çalışmalara katıldıktan sonra adını sıkça duyduğu Fethullah Gülen ile tanışmak için Pensilvanya'da Fethullah Gülen'in kaldığı eve gelir. İlk karşılaşmada heyecanlandığı için tansiyonu düşer ve bayılır.
Kendi esprili söylemi ile sizin "imam bayıldı" varya, ben de "Scott Bayıldı" oldum diyor.
Fethullah Gülen kendisine tuzlu ayran yaparak içiriyor ve Scott kendine geliyor. O gün Fethullah Gülen ile yaptığı sohbetten sonra ilgisi ve hayranlığı daha fazla artıyor.
Burada ilgimi çeken detay, Sayın Gülen'in Amerikalılara da mucizevi ilaç "tuzlu ayranı" tanıtması...
Prof. Dr. Scott Alexander Fethullah Gülen ile yaptığı görüşmeyi anlatırken 'hiç' lik yok olma makamına dikkat çekiyor.
"Ben hiç'tim ama Sayın Gülen / Hocaefendi benden daha fazla hiç'ti" diyor.
Fethullah Gülen'in Prof. Dr. Scott Alexander'ı en fazla etkileyen yönü; mütevazilikteki sınır tanımayan duruşu oluyor.
Prof. Dr. Scott Alexander'ın panelden sonra gelen sorulara verdiği cevaplar da hayli ilginç.
Prof. Dr. Scott Alexander'a göre, dünyadaki 'İslam ve Müslümanlık İmajı' İran Devrimi nedeniyle yanlış oluşmuş. Scott: "İslamiyet ve Müslümanlık, İran Devrimi ile yanlış tanıtıldı" diyor.
11 Eylül saldırıları sonrasında ise, "İslamiyet ve Müslümanlık" terörle birlikte anıldı diyen Scott Amerika'da Usame Bin Laden denilince "Müslüman Lider" akla geldiğini üzülerek söylüyor.
Scott: " Ben 'Müslüman Lider' olarak Fethullah Gülen Hocaefendi'yi gösteriyorum" diyor.
Prof. Dr. Scott Alexander'ın anlattıkları, İran Devrimi'nin insanlığı İslamiyet'ten soğutmak için yapıldığını, 11 Eylül saldırılarının da esas hedefinin Amerika ve Avrupa değil, İslam Dini olduğunu gösteriyor.
Prof. Dr. Scott Alexander'ın anlattıklarını dinledikten sonra, Türkiye'nin kendi yetiştirdiği bilim adamlarını elinden kaçırdığı gibi, 'son yüzyılın en büyük düşünürü Fethullah Gülen'i de elinden kaçırmak üzere olduğunu farkettim.
Türkiye'de ve dünyada sınırları kaldıran "Global Eğitimci" olarak tanınan Fethullah Gülen'i biz anlayamıyoruz da, Scott Alexander adında bir Amerikalı anlıyor ve Türkiye'ye O'nu anlatmaya geliyor.
Ne kadar trajikomik bir olay değil mi?
Türkiye'de bazı gazeteler ve gazeteciler hala Sayın Gülen'i ve tüm dünyayı kuşatan fikirlerini küçük göstermeye çalışırken, İtalyan Susanna Tamaro'yı öve öve bitiremiyor.
Eller bize hayran, biz ellere!
Yusuf İnan, Yerel Gündem