Montag, 12. September 2011

Hizmet Hareketi Tam Bir Kalkındırma Hamlesi


Muhammet Mertek
Muhammet Mertek
Dikkat edilirse başta Afrika olmak üzere dünyanın bilhassa geri kalmış değişik coğrafyalarındaki temel problem "cehalet, fakirlik ve tefrika" alanlarında yaşanıyor.
Bediüzzaman Hazretleri'nin 20. yy.'ın başlarında yaptığı bu teşhise çözüm olarak sunduğu reçete Hizmet Hareketi ile hayata geçiriliyor. Reçetenin özü "ilim, çalışma ve ittifak (birliktelik)" kavramlarından oluşuyor.
Hizmet Hareketi'nin son otuz yıllık geçmişine bakıldığında bu reçeteyi gerçekleştirmek için evvela eğitim alanından başlayarak diyalog çalışmaları yürüttüğü, ticaretle uğraşan insanları da bilhassa eğitim ve kültür alanlarında mobilize ederek ticarete de ayrı bir dinamizm getirdiği rahatlıkla görülür.
Daha otuz yıl öncesine kadar anadilden ekonomiye sosyal yapının paçavra haline getirildiği, toplumun ideolojik kamplara bölündüğü, insanlarının "bizden hiçbir şey olmaz" karamsarlığına gömüldüğü bir ülkenin kalkınmasında Fethullah Gülen Hocaefendi'nin basiretle ve çağı iyi okuyarak başlattığı Hizmet Hareketi'nin rolünü kim inkar edebilir.
Tabii seyri içinde ve ihtiyaca binaen hayata geçirilen okullar/üniversiteler ve medya başta olmak üzere Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Abant Platformu, TUSKON, Kaynak Yayınevi gibi kuruluşlar hep bu amaca hizmet etti, ediyor.
Kimsenin dikkatini pek çekmese de aslında yüzyılın en büyük kalkındırma hamlesi gerçekleşiyor. Batılı bazı ülkelerin 'kalkınma yardımı', çağın oldukça gerisinde birçok problemle boğuşan insanlara 'balık verme'den ibaret kalırken, Hizmet Hareketi, ülkeyi ma'mur edecek dinamiklerle balık tutmayı öğretiyor.
Dolayısıyla Tanzanya'da da açılan beş Türk Okulu, ülkeyi her yönüyle kalkındırmada öncülük ediyor. Okulların açıldığı yerlere işadamları da otağını kuruyor.
Mesela Resul Bey (36) binlerce Türk işadamından sadece biri. Ortaokuldayken tanıştığı Hizmet'te 23 yıldır koşturan genç bir isim. İstanbul'da ailesinin büyük inşaat şirketleri dururken, dört yıl önce okul inşaatı için hiç tanımadığı Tanzanya'ya hicret ediyor.
Yaşadıklarını özetle kendinden dinleyelim: "Buradaki ticari hayatımda iki yıl boyunca zarar ettim. Sözünde durmayan ve hırsız insanlardan çok çektim, ama yılmadım. Daha sonra hiç anlamadığım balık işine girdim. 50 kg ile başladığım balıkçılık işini ayda 50 tona çıkardık. Amatör balıkçılardan okyanus balıkları topluyor, havayolu ile İstanbul'a gönderiyorum. Oradaki lokantalara dağıtılıyor. İki yıl içinde insanların güvenini kazandım. Onlara peşin para vererek ticarete hazırladım. Hırsızlık bir kere "rahatlık" sağlasa da, çalışıp kazanmayla rahatlığın sürekli olacağını göstermeye uğraştık. Buradaki insanların iki yönden bize ihtiyaçları var: Zenginler paylaşmayı bilmiyor, fakir insanlar da para kazanmayı. Kendilerine de güvenmiyorlar. Zor olsa da bunları onlara öğretmeye gayret ediyoruz."
Resul Bey, bizim kalkındırma hamlesi olarak nitelendirdiğimiz meselenin özünü şu sözüyle gayet güzel özetliyor: "Biz burada kazanıp burada harcıyoruz. Bu insanların güvene ve işe ihtiyaçları var."
Kalkındırma hamlesinin kalıcılığını ve ülke yöneticileri tarafından kabule mazhar olduğunu ise Tanzanya İçişleri Bakanı şöyle vurguluyor: "Bir gün sizler buradan ayrılsanız dahi etkiniz devam edecek ve hiç unutulmayacaksınız".
Washington Post gazetesinin editörü Raju Narisetti, Dünya Ekonomi Forum'un organizasyonuyla Mayıs 2010'da Darüsselam'da yapılan "Global Genç Liderlerin Yıllık Buluşması"nda "Geleceği Şekillendirmek" başlıklı programa konuşmacı olarak katılıyor. Konuşmasında gezdiği Türk okullarının o ülkedeki etkisinden hareketle, yeryüzü sathına yayılan bu hamlenin ne manaya geldiğini en açık şekilde ifade ediyor: "Biz insanlığın kurtuluşu için hala çare arıyoruz. Fethullah Gülen yıllar önce bunu tespit edip uygulamaya başlamış bile."