Dienstag, 6. Dezember 2011

Türkiye'nin liderliğini isteyen pek çıkmadı...

Mehmet Ali Birand
Hafta sonunu Gaziantep'te Zirve Üniversitesi'nin davet ettiği Abant Toplantıları'nda geçirdim. Ortadoğu'daki gelişmeler ve tabii Türkiye'den beklentiler konuşuldu.
Toplantıya katılmamın en önemli nedeni, yeni birşeyler öğrenebilmekti. Zira, Mısır, Fas, Tunus'tan son derece önemli isimler davet edilmişti. Olayları Tahrir Meydanı'nda izleyenlerden tutun da konuya akademik analizle yaklaşanlara kadar, Arap konuşucular arasında çok ilginç gözlemciler vardı. Aynı şekilde, İngiltere, ABD ve diğer batı ülkelerinden de uzmanlar gelmişti. Türkiye' den de konuya merak duyan ve benim gibi yeni açılar arayan yazar ve akademisyenler katılmışlardı.
Anlayacağınız Türk, Türk'e hava basmadık.
Özetle şu iki gözlemimi paylaşmak isterim:
- Gelişmeleri ne oranda BAHAR, ne oranda SONBAHAR; ne oranda REFORM ne oranda AYAKLANMA veya BAŞKALDIRI diye nitelemek gerektiğinden başlayarak, olayların nereye gideceği konusunda dahil kimsede sağlıklı bir görüş ya da genel bir görüş birliği yok. Kafalar karışık ve her konuşma -eğer kahve falına bakmak istenmiyorsa- sonunda "Bakalım göreceğiz" cümlesiyle bitti.
- Bilinen ve herkesin görüş birliğinde olduğu tek nokta, bu gidişin geriye dönüşü olmadığı ve bu bölgedeki ülkelerin eninde sonunda demokratikleşecekleriydi.
Konu Türkiye'ye gelince, toplantıya katılanların bir bölümü herhalde şaşırmıştır. Zira bizdeki genel medya pompalamasıyla kabartılan "Bölgenin lideri biz olacağız, hepsi Türkiye'yi model olarak benimsiyor. Demokratikleşmenin ateşini bizler yaktık. Ekonomik başarılarımız, TV dizilerimizle Arapları kendimize hayran bıraktık" söyleminin ne kadar içi boş olduğu anlaşıldı.
Arap uzmanlar, ne Türkiye'nin liderliğini ne de model olmasını kabullendiler. Aksine, "Bırakın bizi, artık kendi ayaklarımızın üstünde duralım. Kendimize göre bir demokrasi kuralım. Kendi modelimizi oluşturalım" diyenler çoğunluktaydı.
Bu konu etrafında çok tartışıldı. Türkiye'nin resmi politikasının ne liderlik ne de modellik olduğunu ısrarla tekrar eden Cumhurbaşkanlığı Ortadoğu Danışmanı'nın çırpınışı bile işe yaramadı.
Toplantıyı düzenleyenler çok iyi bir iş yaptılar. Bizleri (medya ve akademi dünyasını) uyandırdılar. Boş sloganların peşinde koşulmaması gerektiğini gösterdiler.
Arapların bizden beklentilerini de şöyle özetleyebilirim:
-Ağabeylik- model ihracı yerine, bizimle deneyimlerinizi paylaşın, yeter.
Bu kadarını bilenlerimiz vardı, ancak galiba birilerinin bire bir duyması gerekiyormuş.
Konferansın ev sahipliğini yapan Zirve Üniversitesi'nden önümüzdeki günlerde söz etmek istiyorum, zira ağzım açık kaldı. "Gülen Hareketi"nin, Ortadoğu'yu da içine alan, en son ve en iddialı projesi.
Mehmet Ali Birand, Posta