Bana Togo'nun Gabon'un, Burkino Faso'nun yerini sorsalar vallahi bilmiyorum. Afrika der geçer, ondan sonra haritadan bulmaya çalışırım.
Sadece bu kadar mı? Moritanya, nire?
Türkiye nire?
Fildişi fillerin bulunduğu yer mi?
Bu soruların yanıtlarını ben biliniyorum.
Ama Gülen cemaati öğrenmiş, hatta işi ilerletmiş.
Senelerce sadece renklerinden dolayı ikinci sınıf vatandaş yerine konulan çağdaş batı uygarlığı tarafından kanları ve doğal kaynakları emilen, ardından gazete kâğıdı gibi çöpe atılan insanlara, sadece insan olduğu için el uzatan, uzattığı eli geri çevirmeyip tutan memleketlerde ilk önce okul, ardından işyeri açıp, sonrasında Türkiye ile önce dostluk köprüsünü kurup, ardından ise ticaret köprülerini kuran organizasyonu tebrik etmek boynumuzun borcu.
Dile kolay Gülen cemaatinin bugün dünya çapında 180 ülkede okulu var.
O okuldan mezun olanlar şimdi ya işadamı, ya da devletlerinin kademesinde göreve başlamışlar.
Oraya giden Türkler ise bulundukları ülke ticarete başlamışlar, iş güç sahibi olmuşlar.
Çağdaş batı ile arasındaki fark ne mi?
Türkler sömürmemiş, işbirliğine gitmiş sadece bu olması yeter artar bile.
Hal böyle olunca barış güvercinleri, dostluk köprüleri dünyanın birçok yerinden Türkiye'ye kurulmuş.
* * *
Dile kolay 135 ülkeden 2 bin 200 işadamı geçen sene TUSKON kanalı ile Türkiye'nin yolunu tutmuş.
Her birinin ortak paydası ticaret.
Kapanan AB pazarı, ekonomik kriz dünya ile bütünleşmiş olmadıkları için olumsuz ekonominin etkilerini hissetmeyen özellikle Afrika ülkeleri ve gelişmekte olan ülkeler ile Türkiye arasında ticaret köprüsünü kurmaya yetmiş artmış bile.
Hal böyle olunca, alan razı, satan razı.
Nasıl mı?
Beş yıldır TUSKON önderliğinde yapılan organizasyonda şu ana kadar 6 bin 550 yabancı şirket 14 bin 500 Türk şirketi ekonomiye toplam 10 milyar dolarlık katma değer oluşturmuş.
Buna bir kriz ortamında ne denir?
Dense dense "Allah Bereket Versin"...
Bundan dolayı Gülen cemaatini ve TUSKON'u tebrik etmek gerekiyor.
Mehmet Şerefoğlu, Yeni Söz
gulenbewegung.blogspot.com
